LACOSTE İlkbahar-Yaz 2026 DEFİLESİ | “THE LOCKER ROOM”

Lacoste, İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonunu Lycée Carnot’nun simgesel mekanı Hall Eiffel’de sahneleyerek, Hector Degeorge’un 1895 tarihli cam ve demirden şaheserini “The Locker Room”a (giyinme odası) dönüştürüyor. Fayans kaplı yüzeyler, René Lacoste gibi tenis yıldızlarının ve tüm sporcuların aşina olduğu giyinme odası atmosferini çağrıştırırken, buğulu kavisli cam paneller ve süzülen duş perdeleri, izleyiciye açılan sahne arasındaki sınırları bulanıklaştıran, samimi bir atmosfer yaratıyor.

İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, giyinme odasını zaferin coşkusuyla mağlubiyetin sessiz muhasebesi arasında asılı kalan bir geçiş alanı olarak benimsiyor, şampiyonların ve tutkulu amatörlerin en savunmasız anlarıyla yüzleştikleri bir sığınak. Bu kapsayıcı atmosferde, Lacoste Kreatif Direktörü Pelagia Kolotouros, markanın atletik DNA’sını taze bir bakışla ele alıyor, rekabetin ötesine geçerek markanın kurucusu René Lacoste’un erken antrenman yıllarına odaklanıyor.

Bu sezon, spora adanmış duyusal bir övgü olarak açılıyor; sınırları aşma tutkusu hem oyuncuların hem de izleyicilerin paylaştığı ortak bir heyecan görülüyor. Koleksiyon, adeta giyinmenin tamamlanmamış hâllerinin çekiciliğini keşfediyor: maçın yorgunluğunu taşıyan bir tenis polosunun çözülmekte olan düğmeleri, gevşetilen bir eşofman gibi detaylarla mükemmelliğin hakimiyetine karşı duran anları yakalıyor. Oyuncular, terle ağırlaşmış giysilerini çıkarıp arkalarında bırakarak, hafifliğin ve zarafetin yeni bir boyutuna geçiyor.

Lacoste’un köklü spor mirası koleksiyonun temelini oluştururken, saf özgünlük zarafete evrilerek, şeffaflıkla opaklık, konforla akışkanlık, atletik ruhla zahmetsiz şıklık arasında taze karşıtlıklar doğuruyor.

Duyusallık, tamamlanmamış siluetler ve vintage spor giyim esintileriyle yeniden harmanlanan atletik miras, bu sezonun zarif ama dinamik gardırobunun temelini oluşturuyor: transparan pololar; parlak deriden iddialı parçalar; üzerinde “Tennis for Everyone” yazılı sabahlığı andıran trençkotlar; yüksek teknoloji ipeksi dokulardan yapılmış hafif ve akışkan naylon parçalar – işlevsel estetiğe sahip kauçuk kaplamalı pamuk ve ıslak görünümlü naylonla buluşarak güçlü bir karşıtlık yaratıyor.

Formlar ile dokular, çok yönlülüğü ve atletik enerjiyi öne çıkarıyor. Performans kumaşları, markanın modernize edilmiş köklü dokularıyla ve giyinme odası atmosferinden ilham alan duş perdelerini çağrıştıran transparan organza, beklenmedik ayrıntılar sunan parlak havlu kumaşlar ve parlak deri dokular gibi alışılmadık unsurlarla buluşuyor.

Bu koleksiyondaki her parça, Lacoste’un kalıcı başarısının temelinde yer alan gündelik giyinme yaratıcılığından besleniyor. Markadaki ilk koleksiyonunda terziliği tanıtan Pelagia Kolotouros, bu kez İlkbahar için bu yaklaşımı duyusal, bol silüetler ve yeniden yorumlanan pololarla sürdürüyor – artık oversize, transparan naylon, hafif yapılarla ya da vintage spor giyim dokunuşları taşıyan akışkan, geniş paça pantolonlarla eşleştiriliyor. Lacoste’un ikonik polo üstü, bu sezon poplin ve havlu kumaşlardan tasarlanarak, üzerine işlenmiş “Tennis for Everyone” ile “Only for Tennis” ifadeleriyle yeni bir soluk kazanıyor. Tropikal yünler ve zengin dokulu moher kumaş, özel renklendirilmiş naylon ve deriyle birleşerek hem konforu hem de tamamlanmamışlığın çekiciliğini öne çıkarıyor. Bu sezon ikonik timsah, çim tenis kortlarından ilham alarak Fransız savoir-faire’ini yücelten işlemelerle markanın mirasına saygı duruşunda bulunuyor ve logosuna taze bir yorum kazandırıyor. Lenglen çantası ise bu sezon yeniden sahneye çıkıyor; vintage pileli tenis pile eteklerinden esinlenen kontrast şerit detayları ve tenis raketi saplarını anımsatan kulplarıyla öne çıkıyor.

İlkbahar/Yaz renk paleti, canlı turuncu ve arşivlerden gelen güçlü bir maviyle sofistike turuncu, taupe ve zeytin yeşilini buluşturarak vintage spor giyime duyulan nostaljiyi çağrıştırıyor. Bu dinamik birliktelik, atletik bir enerji yaratırken zarif bir dengeyi koruyor; zarif çiçek işlemeleri ise markanın kurucusunun bir asır önce, 1920’lerde sporda yaşadığı sevinç ve zaferleri kutluyor.

Giyimde yeni bir samimiyet standardı belirleyen İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonu, zaferin kırılganlıkla buluştuğu, mirasın ise tamamlanmamış bir zarafetin baştan çıkarıcı güzelliğini kucakladığı o hassas anı yakalıyor.