Soyalan Mimarlık’tan İç mimar Ebru Soyalan, imzasını taşıyan her projeyi estetikten ödün vermeyen, fonksiyonel bir titizlikle tamamlıyor. “Benim için her mekân, bir yaşam hikâyesi anlatmalı; kullanıcısının kimliğini yansıtmalı ve aynı zamanda fonksiyonel bir akışa sahip olmalı.” sözleriyle mekanları tasarlarken önem verdiği unsurların altını çizen Soyalan, hem kendi stilini hem de 2026’da karşılaşacağımız trendleri anlatıyor.
Yenilikçi tarzıyla ve gündemi takip edip trendleri, mekan sahiplerinin yaşantısıyla harmanlayarak hem modern hem de işlevsel mekanlara imzasını atan iç mimar Ebru Soyalan, 2026’da karşımıza çıkacak trendleri ve güncel eğilimleri yorumladı. Bir yandan kendi stilini ve yarattığı mekanları nasıl projelendirdiğini de anlatan Soyalan’dan iç mimarlığın en önemli detaylarını öğrendik.


“Tasarım anlayışımı, zamansızlıkla çağdaşlığın uyumlu bir birlikteliği olarak tanımlayabilirim. Benim için her mekân, bir yaşam hikâyesi anlatmalı; kullanıcısının kimliğini yansıtmalı ve aynı zamanda fonksiyonel bir akışa sahip olmalıdır. Modern çizgileri klasik unsurlarla harmanlamaktan yanayım. Bu da mekanların sadece estetik olarak değil, ruhsal ve fiziksel olarak da tatmin edici olmasını sağlıyor. Soyalan Mimarlık’ta her projeye estetikten ödün vermeyen, fonksiyonel bir titizlikle yaklaşıyoruz. Tarzımızı belirleyen temel unsur, kullanıcının yaşam biçimini mimari bir dile dönüştürme yeteneğimizdir.” sözleriyle kendisinin imzasını olan stiline değinen iç mimarın kendi tarzı özgün, duyarlı ve dengeli bir stil.
“Tasarım anlayışımda her zaman özgünlük ön plandadır; çünkü her mekan biriciktir ve sahibine özgü olmalıdır. Duyarlılık, hem mekâna hem de içinde yaşayan insana karşı geliştirilen mimari bir empatiyi ifade eder. Ve nihayetinde denge… Estetikle fonksiyon, geçmişle gelecek, sadelikle zenginlik arasında kurulan bu denge, tasarımlarımın temelini oluşturur.
Tasarımda her zaman bütünsel bir uyum ararım; malzemelerin, renklerin, formların ve mekânsal kurgunun birbiriyle anlamlı bir denge içinde olması benim için vazgeçilmezdir. İncelik ise detaylarda gizlidir — bir dokunuş, bir doku ya da ışıkla kurulan ilişki mekânın zarafetini belirler. Vizyon ise sadece bugünü değil, geleceği de okuyabilme yetisidir; mekânlarımı zamanın ötesine taşıyan yenilikçi yaklaşımımı temsil eder. Tasarıma yaklaşımım her zaman bir denge arayışıdır: estetik ve işlevsellik arasında, çağdaşlık ve klasik unsurlar arasında, bireysellik ve evrensellik arasında.”
İç mimar Ebru Soyalan bir projeye nasıl başladığını ise şu sözlerle açıkladı: “Her projeye sıfırdan başlıyorum, çünkü her yaşam alanı kendi bağlamında değerlidir. İlk adım, mekan sahibini tanımak ve onun yaşama biçimini anlamaktır. Alışkanlıkları, zevkleri, ihtiyaçları ve beklentileri, bizim için tasarımın temel girdileridir. Daha sonra mekânın mevcut altyapısı, çevresel koşulları, aldığı ışık, zemin yapısı, doğrama detayları gibi teknik verileri analiz ederim. Bu noktadan itibaren hem kullanıcıdan hem mekânın kendisinden ilham alırım. Aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerim sırasında gördüğüm detaylar, tarihsel dokular, yerel malzemeler ve kültürel izler de projelerime entelektüel bir katkı sunar.”
2025/26 trendleri mercek altında
“2025/26 sezonunda, iç mimarlıkta kişiselleştirilmiş tasarım anlayışının daha da ön plana çıkacağını öngörüyorum. Kişiye özel üretimler, el işçiliğiyle zenginleşen detaylar, sıradanın dışında kalan mobilya ve aksesuarlar artık bir ayrıcalık değil, bir gereklilik halini alıyor.
Renk paleti olarak kahverenginin hemen her tonunu, özellikle bordo ve tarçın gibi sıcak, derin renklerle birlikte göreceğiz. Bunlar, doğallığı ve zarafeti bir arada sunan tonlar olarak mekânlara hem ağırlık hem de samimiyet katacak. Malzeme dünyasında ise kadife dokular, doğal taşlar, cilalı yüzeyler ve sürdürülebilir, çevre dostu materyaller yükselişini sürdürecek.
Minimalizmin yerini alan “kişisel maksimalizm” ise bize cesur desenler, karışık dokular ve farklı tarzların birleşimini sunacak. Ancak burada önemli olan, mekânın kendi bütünlüğünü kaybetmeden bu çokluğu dengeleyebilmek.
Yani önümüzdeki dönemde trend, yalnızca şıklık değil; aynı zamanda kullanıcıyla duygusal bağ kuran, yaşanabilir, dönüştürülebilir alanlar yaratmak olacak.” İç mimar Ebru Soyalan.