Batıgöz Sağlık Grubu Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nden Uzm. Dr. Sema Bayçın, anoreksiya hastalığının yalnızca fiziksel bir sorun olmadığını, derin psikolojik kökenleri olan bir yeme bozukluğu olduğunu vurguluyor.

Zayıflama takıntısının tehlikeli bir boyuta ulaştığı anoreksiya nervoza, kişinin yeme davranışlarını ciddi ölçüde kısıtladığı, beden algısının bozulduğu ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen bir yeme bozukluğudur. Ergenlik ve genç erişkinlik döneminde başlayan bu rahatsızlık, son yıllarda hem kadınlarda hem de erkeklerde artış göstermektedir.
Kilo Kaybı Değil, Kontrol Kaybı
Uzm. Dr. Sema Bayçın, anoreksiyanın yalnızca kilo verme arzusu olmadığını, kişinin kendini sürekli olarak kilo almaktan korktuğu bir zihin durumu olduğunu vurguluyor:
“Hastalar çoğu zaman aşırı zayıf olmalarına rağmen kendilerini kilolu görürler. Kilo kaybını başarı olarak görürler ve bu yüzden çoğu zaman tedaviyi kabul etmekte zorlanırlar.”
Anoreksiya nervoza vakalarında; aşırı zayıflama, yemeklerden kaçınma, aşırı egzersiz yapma, beden imgesi bozukluğu, sosyal izolasyon, halsizlik, adet düzensizlikleri ve saç dökülmesi gibi belirtiler gözlemlenebilir. Aynı zamanda, uzun süreli açlık mide problemlerine ve elektrolit dengesizliklerine yol açabilir.
Anoreksiya Tanısı Nasıl Konur?
Tanı süreci yalnızca fiziksel değerlendirme ile sınırlı değildir. Kapsamlı bir yaklaşım gerektiğini belirten Uzm. Dr. Sema Bayçın, tanıda psikiyatrik değerlendirme, laboratuvar testleri, hormonal analizler ve aile görüşmelerinin önemli yer tuttuğunu ifade ediyor.
“Anoreksiya tanısı koyarken hastanın yalnızca kilosunu değil, düşünce kalıplarını, davranışlarını ve yaşam tarzını da detaylı olarak değerlendiriyoruz.”
Tedavide Multidisipliner Yaklaşım Şart
Anoreksiya tedavisi, psikiyatristler, diyetisyenler, psikologlar ve iç hastalıkları uzmanlarının ortak çalışmasıyla yürütülüyor. Tedavi sürecinde öncelik hem kilo kontrolünü sağlamak hem de kişinin duygusal ve düşünsel süreçlerini iyileştirmek oluyor.
“Sadece kilo almak değil; yemekle, bedenle ve kendilik algısıyla sağlıklı bir ilişki kurmak esastır,” diyen Uzm. Dr. Sema Bayçın, tedavinin psikoterapi, beslenme planlaması ve gerektiğinde ilaç desteğini içerdiğini belirtiyor.
- Anoreksiya hastaları tamamen iyileşebilir mi?
Uygun bir tedavi ve düzenli takip ile anoreksiya hastaları iyileşme gösterebilir. Ancak psikolojik etkilerin uzun süre devam etmemesi için tedaviye erken dönemde başlanması gerekiyor.
- Anoreksiya hastası kendini hasta olarak görür mü?
Çoğu zaman hayır. Bireyler, kilo kaybını olumlu bir başarı olarak değerlendirebilir. Bu nedenle yakın çevresinin farkındalığı tanı koymada önemli bir rol oynar.
Aile: Sessiz Destek Değil, Aktif Rol
Anlayışlı ve destekleyici bir aile ortamı, hastanın kendini güvende hissetmesini sağlar. Aile içi eğitim ve terapi, hastalığın tekrarlama riskini azaltır.
“Aile terapileri yalnızca hastayı değil, tüm aile bireylerini kapsar. Bu sayede yanlış inançlar kırılır, iletişim güçlenir ve hasta daha güvende hisseder.”
Anoreksiya ve Bulimia Arasındaki Fark Nedir?
Anoreksiya ile bulimia nervoza karıştırılsa da, bu iki yeme bozukluğu farklı özellikler taşır.
Anoreksiyalı bireyler, yemek yemeyi tamamen kısıtlarken; bulimik bireyler aşırı yemek yedikten sonra kendilerini kusturabilir, laksatif kullanabilir ya da yoğun egzersizle telafi etmeye çalışabilirler. Her iki durumda da beden algısı bozulmuştur ve psikolojik destek gereklidir.
Anoreksiya hastalığı, zamanla yaşamı tehdit eden ciddi sonuçlara yol açabilir. Ancak erken fark edilirse, uygun tedavi ve aile desteğiyle kontrol altına alınabilir.
Batıgöz Sağlık Grubu Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nden Uzm. Dr. Sema Bayçın, aileleri ve eğitimcileri uyarıyor:
“Yeme alışkanlıklarındaki ani değişimler, beden algısı takıntısı ve aşırı zayıflık görmezden gelinmemelidir. Anoreksiya tedavi edilebilir bir hastalıktır, yeter ki zamanında adım atalım.”