HAKAAN YILDIRIM Yeni Koleksiyonu Görkemli Bir Defile ile Sunuldu

Moda dünyasının heyecanla beklediği an geldi. ANDAM ödüllü tasarımcı Hakan Yıldırım, İstanbul Boğazı’nın büyüleyici silüeti eşliğinde; yalnızca modanın değil, duygunun, hafızanın ve anlatının da sahnelendiği yeni koleksiyonunu, Four Seasons Hotel Bosphorus ev sahipliğinde sundu.

Defilenin davetiyesinden itibaren hissedilen duygu yoğunluğu, tek bir cümlede özetlendi:
“Kendimi var ederken bir şeyleri becerebildiysem, beceremediysem ya da, ‘Ne anladıysan o’… Hislerimi hisleriyle büyüten, hep yanımda olan tek kişiye. Sezen Aksu’ya ithafen…”

Eşsiz atmosferi, etkileyici dekorasyonu ve seçkin lezzetleriyle Four Seasons Hotel Bosphorus’un ev sahipliğinde, görkemli Atik Pasha Balo Salonu’nda gerçekleşen defileye; moda, sanat ve müzik dünyasından aralarında Ayşe Tolga, Gülşen, Beren Saat, Kenan Doğulu, Çağla Şıkel, Emel – Nejdet Ayaydın, Melike Şahin, Güzide Duran, Nebahat Çehre, Özge Ulusoy, Nur Bilen Yavuzer, Rachel Araz Kiresepi, Dilan Çiçek Deniz, Rafael Cemo Çetin, Sedef Avcı, Sadettin – Lal Saran, Özlem Kaya, Tanju Babacan, Begüm Kıroğlu ve Ayten Danışman‘ın da bulunduğu birçok özel davetli katıldı.

Koleksiyon; benzeri görülmemiş kesimler, özgün hacim oyunları, sanatın zanaate dönüştüğü el işçiliği ve bilinçli bir bilinmezlikle şekillenmiş. Formun estetiğiyle her şey, sanki ilk kez söylenmiş bir cümle gibi taze ve cesur. Kumaş, kesim ve ritim, defile boyunca yeni bir dilin harflerine dönüşüyor. Her bir dikiş, her bir kesim ve detay; sahnede yalnızca bir kıyafet değil, bir ifade biçimi olarak yerini alıyor. Yıldırım’ın yarattığı evrende her elbise bir hikâye, her katman bir duygunun taşıyıcısı. Her parça; bir duygunun, bir anının, bir şarkı sözünün bedensel karşılığı gibi. Tasarımlar yürümüyor, anlatıyor. Kimi zaman fısıldıyor, kimi zaman haykırıyor. Ama asla tanıdık değil—ne formda ne anlatıda…

Hikâyesini ve kolektif hikâyemizi anlatmaktan çekinmeyen tasarımcı, izleyiciyi duygusal bir koreografiye davet ediyor.

Gösteri, bedenin diliyle başlıyor. Açılışta yer alan solo performans, zarafetiyle olduğu kadar taşıdığı anlamla da izleyiciyi sessiz bir sarsıntıya uğratıyor. Anatomiye meydan okuyan hareketler, ritmin çağrısıyla bir isyana dönüşüyor; dünyamızın tam ortasında bir özgürlük çemberi çiziyor. Bu dans yalnızca bir koreografi değil; dünyaya karşı ince ama kararlı bir yanıt.

Uzun bir zaman sonra podyumlar, Ahu Yağtu’nun ikonik yürüyüşüne yeniden sahne oluyor. Defilenin açılışını yaparak modellerin yürüyüşüne önderlik eden Yağtu, bu özel defileyle podyumlara istisnai bir dönüş yapıyor.

Defilenin bir bölümünde duyulan organize adım sesleri, metalik ritimler ve uzaktan gelen toplu tekrarlar… Sahneye yansıyan bu ses düzeni, koleksiyonun kişisel anlatısını daha büyük, daha kolektif bir bağlama taşıdı—yoruma açık, güçlü bir not olarak yerini aldı. Yönetmen Köken Ergun’un Ben Askerim filminden alıntılanan bu askeri tören müziği, ritmik yapısıyla yürüyüşe disiplinli bir gerilim ve teatral bir yoğunluk kattı.

Ve koleksiyon tek bir cümlede nihayet buldu: “İzleyen ne anladıysa o.”

Koreografisi ve prodüksiyonu, show direktörü Uğurhan Akdeniz’in vizyonuyla şekillenen defilede; styling Mahizer Aytaş’a, saç tasarımları Ali Yılancı ve Serkan Aktürk’e, makyaj tasarımı ise Ece Birsen’e ait. Müzik tasarımı ise VEYasin imzası taşıyor.