BENİ BU HIZLI HAYAT OLGUNLAŞTIRDI

Keten gömlek giyme yaşı diye bir yaş var ve o yaş geldiğinde hayatındaki tüm önceliklerin değişmiş oluyor…

niko

Aslında 28 yaşındayım ve yaşıtlarımın çoğundan daha fit ve freş duruyorum yani yaşlanmadım. Başlıkta bahsettiğim yaş, bedensel bir yaş değil zihinsel bir yaş. Zira hayat o kadar hızlandı ki, her yılımızı 2 hatta üçle çarpsak yeri.

Annem küçükken kot pantolon giymem için çok baskı yapmıştı, ben de bacaklarım çok ince olduğu için eşofman giymeyi tercih etmiştim. Ayrıca kot pantolonun çıplak tene değdiği o hisse alışmam ortaokul sonlarına denk geldi. Salatalık yerken halıya çıplak ayakla basamama alışkanlığım ise hala devam ediyor. Aynı anne liseye geldiğimde bu sefer keten gömlek giy baskısı yapmaya başlamıştı ki, okulda gömlek giydiğim yetmezmiş gibi, dünyanın en çirkin canlısına dönüştüğümüz o lise yıllarında, azıcık sosyal hayatımda gömlek giymek istemiyordum.

Üniversiteye başlamam annem için yeni bir umuttu, kanvas ve keten gömlek giyme yaşım gelmişti, kaçacak bir delik yoktu! İmdadıma hayatımıza bir anda giren skinny jean’ler ve Zara girdi ve annem yine yenilmişti. Keten gömlek ile imtihanım eş dost düğünü, komşu gezmesi gibi kısmen resmi yerlerde de devam etti ve hepsini usta bir manevra ile savuşturdum. Gel gör ki geçen sene, kendiliğimden beyaz bir keten gömlek aldım. Ortada hiç bir event, görüşme ve sebep yokken. Çünkü; yaptığım iş dolayısı ile ne giysem olur, ne giysem olur! 190 boyumla ve kendimce postumla ne giysem de taşırım. Keten gömleği klasik ayakkabı satın almam izlediğinde fark ettim ki zihinsel bir olgunluk bünyeme yerleşmiş. Demek ki o gömleği giymenin bir zamanı var ve o zaman geldiğinde kaçamıyorsun.

o gömlek ile önceliklerim de değişti. Bir film izledim hayatım değişti derler ya onun gibi bir şey… neler mi değişti sıralıyorum;

  • Aşk acısı maksimum bir hafta sürüyor, eskisi gibi yatak döşek yatmıyorsun, biliyorsun ki illa geçiyor, o yüzden devam ediyorsun hayata, üzülemiyorsun.
  • Hayatına zor insan kabul edip, kolayca çıkarıyorsun çünkü; hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını bir şekilde öğrenmiş oluyorsun.
  • Kariyer ve para hayatının merkezine oturmuş oluyor, bu ikisi yokken mutlu olamadığını acı tecrübelerle denemiş oluyorsun.
  • Ailen her zamankinden daha değerli hale geliyor, feci arabesk bir söz ve fakat kimse seni o kadar sevmiyor.
  • Kendini daha çok seviyorsun çünkü; şehir ve hayat seni kendinle baş başa bırakıyor.

Yani gömlekten yola çıkıp hayat ile ilgili neler söyledim bilmiyorum farkında mısınız? Şehir hayatı ve hızlı tüketim insanları hızlıca da olgunluğa sürüklüyor ve her olgun insan gibi gizli gizli mucizelere daha fazla inanıyorsun. Diş perisi yerini sayısal lotoya, Noel Baba ise şans oyunlarına… hadi iyisiniz yine bu kadar hayat dersi yeter size. Hadi gidip partileyin ve eğlenin.