Bakımlı mı, Baskıcı mı? : “Clean Girl” Trendi

Sosyal medyada son yılların en popüler estetik trendlerinden biri olan “clean girl” akımı, ilk bakışta sade, doğal ve zahmetsiz bir güzellik anlayışını yansıtıyor gibi görünüyor. Ancak bu trendin arkasında, düşündüğümüzden çok daha karmaşık ve tartışmalı dinamikler yatıyor. “Clean girl” estetiği, aslında herkes için ulaşılabilir ve zararsız olmayabilir.

@cassdimicco

Nedir Clean Girl?

“Clean girl” estetiği, 2022’nin başlarında TikTok ve Instagram gibi platformlarda popülerlik kazandı. Bu akım, sanki hiçbir çaba harcamadan doğal bir güzelliğe sahipmişsiniz gibi görünmeyi hedefliyor. Ancak bu görünümün arkasında, oldukça planlı ve özenli bir bakım rutini yatıyor. Öncelikle bu rutini inceleyelim:

Nasıl Clean Girl Olunur?

“Clean girl” estetiğine ulaşmak için belirli adımları hayatınızın parçası haline getirmeniz gerekiyor:

Saç: Saçlar genellikle sıkı bir şekilde geriye taranarak topuz yapılır. Bu görünüm, kusursuz bir pürüzsüzlük ve parlaklık gerektirir.

Makyaj: “No makeup” makyajı, aslında oldukça fazla ürün kullanılarak elde edilir. Cilt tonu eşitleyici ürünler, hafif allıklar, parlak dudak parlatıcıları ve belirginleştirilmiş kaşlar bu görünümün vazgeçilmezlerindendir.

Kıyafet: Minimalist ve şık parçalar tercih edilir. Beyaz gömlekler, bej tonlarında pantolonlar ve sade aksesuarlar bu stilin temelini oluşturur.

Yaşam Tarzı: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve meditasyon gibi alışkanlıklar, bu estetiğin bir parçası olarak sunulur.

@angelicalivolti

Peki “Clean Girl” trendini sürdürmek göründüğü kadar zararsız mı?

Aslında, hayır. Bu trendin yükselişiyle birlikte bazı normlar gizlenerek de olsa bilinçaltımızda yer etmeye devam ediyor.

  1. Irkçılık:

Bu trendde genellikle açık tenli, pürüzsüz ciltli, ince yüz hatlarına sahip kadınlar öne çıkarılıyor. Estetik olarak “temiz” ve “bakımlı” olmak; farkında olmadan beyazlıkla ve Batılı güzellik standartlarıyla eşleştiriliyor. Farklı etnik kökenlerden kadınların saç yapıları ya da cilt tonları bu görünüme “uygun” olmadığı için dışlanmış hissedebiliyor.

  • Beden Algısı:

“Clean girl” olmak demek, aynı zamanda zayıf olmak demekmiş gibi sunuluyor. Sosyal medyada bu estetikle paylaşım yapan kişilerin çoğu fit ve ince bedenlere sahip. Bu da, kilolu bireylerin bu trendin dışında bırakılmasına ve sanki “temiz olmayan”, “bakımsız” ya da “disiplinsiz” imajı verilmesine neden olabiliyor.

  • Yaş Ayrımcılığı:

Trendin merkezinde genç, ışıldayan, porselen gibi bir cilt var. İnce çizgiler, göz altı torbaları, yaşla birlikte gelen yüz hatları neredeyse görünmez hale getiriliyor. Böylece yaş almış kadınlar –ve doğal yaşlanma süreci– bu estetik anlayışın dışında bırakılıyor, hatta adeta saklanması gereken bir kusurmuş gibi gösteriliyor.

  •  Ulaşılabilirlik Sorunu:

Örneğin “Clean girl” makyajı, sanki hiçbir şey sürmemişsiniz gibi görünmenizi amaçlayan ama aslında pek çok ürünü kat kat uyguladığınız bir rutin. Bu durum, özellikle genç kadınlar üzerinde “doğal görünmeliyim ama aynı zamanda kusursuz olmalıyım” baskısı yaratmakla birlikte bu estetiği sürdürmek, pahalı ürünler ve hizmetler gerektirebilir. Bu da herkes için mümkün olmayabilir.

Kısacası “Clean girl” estetiği, ilk bakışta sade ve doğal bir güzellik anlayışını temsil ediyor gibi görünse de aslında birçok birey için ulaşılması zor ve potansiyel olarak zararlı standartlar belirliyor. Bu trend, toplumda zaten var olan -renkli kadınların görünmezleştirilmesi, düşük gelirli bireylerin değersizleştirilmesi ve zayıf, beyaz, pürüzsüz bir dış görünüşe sahip olmayanların dışlanması gibi- sorunları daha da derinleştiriyor; estetik tercihler üzerinden ayrımcılığı yeniden üretiyor.

Unutmayalım ki güzellik anlayışımızı daha kapsayıcı ve gerçekçi bir şekilde yeniden değerlendirmek, herkesin kendini rahat ve değerli hissettiği bir ortam yaratmak için çabalamak her şeyden daha değerli!