Yeni Yılda Kendinize Hediye: Zamanı Yavaşlatın

Yeni bir yıla girmeye hazırlanırken iş ve özel hayatımızda planlar, hedefler, yapılacaklar listeleri, yetişme veya yetiştirme kaygısına düşmüş durumdayız. Oysa belki de asıl ihtiyacımız çok şey yapmaya çabalamak değil zihnimizle zaman arasındaki ilişkiyi düzenlemek. TalkTuBaNa’nın kurucusu, mentor Tuba Müftüoğlu modern yaşamın tetiklediği kronik acelecilikle mücadelenin yolunun, zihinsel hızımızı yavaşlatmaktan geçtiğini söylüyor.

Zamanla ittifak kurmak mümkün

Günümüzde zihinsel huzurun yolu zamanla ittifak kurmaktan geçiyor. Bugün birçoğumuz aslında bir yere yetişmek veya bir şeyleri yetiştirmekten ziyade alışkanlık olarak acele ediyoruz. Hız modunda yaşamak, zihnin varsayılan çalışma biçimi hâline gelmiş durumda. Sürekli hızlı yürümek, hızlı konuşmak, hızlı düşünmek ve hızlı tüketmek… Bunların hepsi sinir sistemini sürekli alarm hâlinde tutuyor. Bu durum uyku kalitesini bozuyor, duygusal dengeyi zorluyor ve karar alma süreçlerini zayıflatıyor.

Mindfulness zaman algısını dönüştürür

Aceleciliği bir kişilik özelliği değil, davranışsal bir stres modeli olarak ele alabiliriz. Mindfulness’ın en güçlü etkisi, zamanı daha geniş ve daha yumuşak algılatmasıdır. Anda kaldığımızda zaman üzerimizdeki baskının azaldığını hissederiz. Dikkatimizi topladığımızda zihinsel hızımız düşer. Bedensel farkındalıkla birlikte sempatik sinir sistemimiz gevşer. Gerçekte ‘zaman yetmiyor’ diye hissetmemizin nedeni zamanın azlığı değil, zihnimizin aşırı hızda çalışmasıdır. Zihnimizi yavaşlatmak, zamanı yeniden hissetmenin ilk adımıdır.

Zamanı yumuşatıp genişletebiliriz

Yeni yıl için geleneksel hedefler yerine farklı bir perspektif belirleyebiliriz. Bu yıl daha çok şey yapmayı değil, zamanı daha geniş hissetmeyi deneyebiliriz. Zamanı sıkıştırmak ve hızlandırmak yerine yumuşattığımızda, yaşamın ritmi kendiliğinden dengelenecektir. Zihinsel hız azaldığında gün de genişler. Bu aslında verimliliğin değil, insan olmanın doğal ritmidir. Örneğin en telaşlı olduğumuz saatler genelde sabah saatleridir. Oysa her sabah sadece 5 dakikalık basit bir farkındalık pratiği için zaman ayırmak günümüzün gidişatına olumlu etki edecektir.

Zamanla barışmak için 5 dakika yeter

Sabah evden çıkmadan, yolda giderken veya ofiste güne başlarken kahvemizi alıp 5 dakika sessizce içinde bulunduğumuz ana odaklanabiliriz. Kahveden çıkan dumanı gözlemlemek, kokusunu içimize çekmek, fincanın sıcaklığını hissetmek ve ilk yudumdaki lezzetini değerlendirmek tüm duyularımızı harekete geçirecektir. Ya da gün içinde yeni bir göreve, randevuya veya bir işleme geçmeden önce bir an için durup derin nefes alıp vermek bile zihnimizi sakinleştirip zamanı daha iyi yönetmemize yardımcı olacaktır. Bu bilinçli duraksamalar günümüzün dinginliğine katkı sağlar.

Acelecilik verimliliği düşürür

Zamanla savaşmak yerine ittifak kurmak önemlidir. Acelecilik verimlilik değil, tam tersine verimliliğin düşüşü demektir. Zamanın bizi kovalamadığına aslında kendi zihnimizle bizim zamanı iteklediğimizi fark etmeliyiz. 2026’ya girerken kendimize verebileceğimiz en büyük hediye, zihinsel hızı düşürmektir. Bu küçük değişim, stres seviyesini azaltır, odaklanmayı artırır ve yaşam doyumunu yükseltir. Zamanla ilişkimizi dönüştürmek için günlük hayatta sadece birkaç küçük uygulama bile güçlü sonuçlar verecektir.

Zamanı yavaşlatma önerileri

  • 30 Saniyelik Yavaşlama Egzersizi: Nefesimizi hissedelim, omuzlarımızı gevşetelim, çenemizi serbest bırakalım. Bu küçük mola zihinsel hızımızı anında düşürür.
  • Hızlı mı, acele mi?’ farkındalığı: Her eylemde kendimize “gerçekten  acelem mi var, yoksa alışkanlıktan mı hızlanıyorum?” diye sorup cevaba göre yol alalım.
  • Sabah kahvesi/çayı ritüeli: 5 dakikalığına sadece içeceğimize ve beş duyu organımıza olan yansımalarına bakalım.
  • Beden taraması: Tepeden tırnağa vücudumuza odaklanıp bedenimize kulak verelim.
  • Bildirim molasıGün içinde sadece 5 dakikalığına da olsa telefonumuzun, televizyonun veya bilgisayarımızın sesini kısıp sadece bulunduğumuz ortamı dinleyelim.
  • Tekli görev odağı: Aynı anda iki işle birden ilgilenmek yerine tek bir göreve odaklanıp üretkenliğimizi artıralım.